22 Ocak 2013 Salı

SİMİTÇİLİK TEN PATRONLUĞA BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ



10 çocuklu bir ailenin çocuğu olarak Adıyaman’da doğdu. Yolları İstanbul’a düştüğünde küçük yaşta ekmek kavgasına atıldı. Evde yaptıkları kese kağıtlarını satmakla başlayan ticari hayatına çiklet ve simit ile devam etti. Seyyar satıcılık, ofis boyluk, fason konfeksiyonculuk derken Sunset’i kurdu. İşte Kemal Güneş’in azmin zaferi öyküsü...

BEN MAYO GÖRÜYORUM SORUN AKSİNİ GÖRENLERDE

Çok değil bundan 37 yıl önce İstanbul Sirkeci Garı'nın önünde simit satan bir delikanlıydı o. Şimdi 25 mağazası ve 850 satış noktası olan mayo ve iç çamaşırı markası Sunset'in sahibi, İTKİB Başkan Yardımcısı. İşte Kemal Güneş'in başarı dolu ilginç hayat hikâyesi

Kemal Güneş Adıyaman'da 10 çocuklu bir ailenin ortanca oğlu olarak doğdu. Babası icra memuruydu. Adıyaman'dan Afşin'e, Afşin'den Elbistan'a, 1974'te yani en küçük kardeşleri Ayşegül'ün doğduğu yıl da İstanbul'a taşındılar.
Erkek çocukların hepsi çalışıyordu. Evde yaptıkları kesekağıtlarını Perşembe Pazarı'nda pazarcılara satıyorlardı. Karaköy Meydanı'nda çiklet, Sirkeci Garı'nın önünde de simit... Bir-iki yıl sonra babaları meslek edinsin diye hepsini konfeksiyona işçi verdi, biri hariç. Kemal Güneş bir avukatın yanında çalışıyordu. Hafta sonları da simit satmaya devam ediyordu. "Çıtır simit diye bağırdığım günleri hiç unutmam. Hâlâ da çok severim sokak simidini."
Beş yıl bu rutinle aktı, geçti. 1979'da babasının arkadaşı Zeki Amca sayesinde hayatları değişti: "Bir gün iş çıkışı Zeki Amca'ya uğradım. Ofisinde kullanılmayan üç-dört konfeksiyon makinesi gördüm. Hemen atıldım. 'Zeki Amca makineleri bize versen, kardeşlerim bu işi çok iyi öğrendi. Fabrikalardaki kumaş artıklarından bir şeyler üretip satabiliriz belki' dedim. Sağ olsun verdi."

ZEKİ AMCA'NIN MAKİNELERİ

Zeki Amca'dan aldıkları makineleri boş bir bodrum katına taşıdılar. Geceleri harıl harıl çalışarak fason tişört ürettiler ve ilk paralarını kazandılar. "Sonra babama yalvar yakar iki-üç makine daha aldırdım. Penyelüks'e fason çalışan bir atölyeden iş aldık. Ben askere giderken 45 makinemiz vardı. Döndüğümde kardeşim Kenan işleri daha da büyütmüştü. Artık imalatçı fasoncuyduk. 100 makineyle Bayrampaşa İş Merkezi'ne taşındık. 1993'te ihracata başladık. Bayrampaşa'ya sığmamaya başlayınca Kıraç'taki yerimize geldik. Avrupa ve Amerika pazarına imalat yapıyorduk, çok da iyi para kazanıyorduk ama bu işin bir geleceği olmadığının da farkındaydık. Herkes İstanbul'da imalat pahalanıyor diye Bulgaristan'a, Romanya'ya kaçıyordu. Bu arada mayo pazarında bir boşluk gördük. Tam da o dönemde Penyelüks'ün mayo bölümü satılıyordu. Satın alıp üretime başladık. 2001'de soyadımız Güneş'ten esinlenerek kurduğumuz Sunset (Günbatımı) markasının ilk koleksiyonu çok beğenildi. Tam 30 bin adet sipariş aldık."
1988'de evlendi Kemal Güneş. Görücü usulüyle evlenmesine rağmen eşine ne kadar âşık olduğunu anlatıyor: "Ailem 'Evlilik yaşın geldi diye' neredeyse her hafta bana bir kız gösteriyordu. Benim de kafam karışıyordu, bir türlü beğenemiyordum. Eşim spor akademisinde okuyordu. Bir komşumuz tavsiye etmişti. Şehnaz'ı ilk gördüğüm an çarpıldım. O son sınıftayken evlendik. "

EŞİNE SATIN ALMIYOR MU

"Hacca gitti ama mayo üretiyor" diyenlere aslında hiç cevap vermemek lazım ama... Şimdi bazı arkadaşlar havalimanında bizim reklamı görüyor, bana "Abii kadın çıplak, senin kimliğinle örtüşmüyor" diye çıkışıyor. Benim dini inancım ayrı yaptığım iş ayrı. Yüz kızartıcı bir iş yapmıyorum. Biz mankeni insan olarak değil, askı olarak kullanıyoruz. Sen o resme farklı duygularla bakıyorsan, ciddi tedavi görmen lazım. Ben çay bardağına bakınca çay görüyorum, mankene bakınca da mayo. Herkes eşine iç çamaşırı ya da mayo satın almıyor mu?

BUZU KIRIP HAVUZA GİRDİ

Kemal Güneş'i evinin havuzunda rutin sabah sporunu yaparken görüntüledik. Yaz demiyor kış demiyor sabahın kör vakitlerinde bile kalkıp yüzüyor. Hatta kışın buz tutmuş havuzdaki buzu kırıp yüzmüşlüğü bile var. Neden mi? Çünkü bir zamanlar o da kiloluymuş: "Bundan 17 yıl önce 105 kiloydum ve sigara içiyordum. O kadar sağlıksızdım ki yemek yerken terden sırılsıklam oluyordum. Bir gün iş çıkışı eve geldim, oğlum kokum yüzünden kucağıma gelmedi. Çok ağrıma gitti, o akşam sigarayı bıraktım. Akupunktur sayesinde iştahım azaldı. Kilo da vermeye başladım ama bu kez derim sarktı. Dediler ki, spor yap. Önce yürümeye başladım, şimdi hem yürüyorum hem yüzüyorum."

"Zor bir hayat yaşadım. Ama etrafımda hep bir şeyler öğrendiğim insanlar biriktirdim. Ölene kadar çalışmayı düşünüyorum. 07.00'de işe giderim. Personeli her gün ben karşılarım. Kapıda "Günaydın" derim. İşadamı olmak tek hedefimdi. Bundan sonra da Sunset'i bir dünya markası yapacağım. Hedefim Victoria's Secret'i geçmek"

BAŞBAKAN'LA HERKES KADAR YAKINIM

Her zaman halime şükrederim. Yürürken, yemek yedikten sonra, bir işim bittikten sonra, gün başlarken ve biterken devamlı Allah'a dua ederim. Bir Müslüman'ım, hacca da gittim. Ama yanlış anlaşılmasın. Muhafazakâr ve tutucu bir aile yapısına sahip değilim. Modern ve Müslüman bir ülkede yaşıyorum, bu çizgide yaşamak için uğraşıyorum. Peçeli bir hayat tarzımız yok. Eşimin de başı açık. Başbakan'la herkes ne kadar yakınsa ben de o kadar yakınım. İTKİB Başkanvekili olduğum, üç dönemdir İTKİB'de görev aldığım için devletle ilişkilerim yoğun.
Yazan : Sibel Arna
Kaynak : www.hurriyet.com.tr/pazar

19 Ocak 2013 Cumartesi

SAKIP SABANCI’nın 48 ÖĞÜDÜ


Sıfırdan zirveye gelmiş bir efsaneden kaçırılmaması gereken Öğütler…. 

1.Nasıl bir “Güç” arıyorsunuz? Onu Bilin. Güce sahip olduktan sonra ise onu iyi kullanın.
2.Başkasından, özellikle politikacıdan medet, ummayın.
3.Birlik ve beraberlik arayışını her işte ve her fırsatta sürdürün.
4.Karşınızdakilerin “İnsan” olduğunu hiçbirzaman unutmayın
5.İnsanların birer “Makina” olmadıklarını bilin.
6.Terfi, ödüllendirme ve cezalandırma, başarıya yol açar.
7.Adil olun. Her işte, her konuda, her fırsatta ve herkese karşı adil olun.
8.”Vicdan Huzuru” başarılı olabilmenin temel şartıdır.
9.Ayaklarınız her zaman yere bassın. Hiçbirzaman havalarda dolaşmayın. Kendinizi kimseden üstün görmeyin.
10.Hiçbir işi “Kıyısından Köşesinden Tutmayın”. Yapacağınız iş ne ise, küçümsemeden ona sahip çıkın.
11.Hayata uyun.
12.İyilikleri unutmayın. İyilikleri karşılıksız bırakmayın.
13.Aç gözlü olmayın. “Allahıma Şükür” demesini bilin.
14.Şans, kader ve kısmet, yararlanmasını bilenler için vardır.
15.Hiç ölmeyecek gibi çalışın. Yarın ölecekmiş gibi hazırlıklı olun.
16.Dünyanın sizin etrafınızda kurulduğunu sanmayın.
17.Dostluğa ve arkadaşlığa önem verin.
18.Güler yüzlü ve tatlı dilli olun.
19.Hedefiniz nedir? Onu bilin. Dağılmayın. Lüzumsuz şeylerle uğraşmayın.
20.Sağlıklı olun. Sağlık herşeyin başıdır.
21.Düzenli bir yaşamınız olsun.
22.Manevi dünyanız zengin olsun. Sonra maddi zenginlik gelir.
23.Bilgili olun.
24.Gözünüzü açın.
25.Risk almayı bilin. Cesur olun.
26.Güvenilir insan olun.
27.Hangi işi yapacaksanız, o işi en iyi bilenler ile işbirliği yapın.
28.Yaptığınız iş farklı olsun.
29.Müesseseleşin.
30.İşinizi sevin. İşinize sahip çıkın.
31.Tasarrufa önem verin. Tasarruf yatırım demektir.
32.Borç para vermekte, kefil olmakta dikkatli davranın.
33.”İyiyi” yüreklendirin, alkış verin. “Kötüyü” ayıplayın, ceza verin.
34. Allah herkese “Bölüşmeyi” nasib etmez. “Bölüşmek” ve “Paylaşmak” kutsal ve keyifli bir iştir. Bölüşmesini bilin. Paylaşmasını becerin.
35.Kim akıllı üretir ise onun yanında olun. Kim akılsız tüketir ise ondan uzak durun.
36.Her şeyin bir şeyini, Bir şeyin her şeyini bileceksiniz.
37.Karınıza ve çocuklarınıza vakit ayırın. Ne kadar yoğun proğramınız olursa olsun, karınıza ve çocuklarınıza zaman ayırmalısınız. Bu bir zorunluluk değil bir zevktir.
38.Adınızı temiz tutmaya özen gösterin. Başarı bir bütündür. İsminizi temiz tutun ki, başarı isminizi taçlandırsın.
39.İşbirliği yapacağınız insanları, birlikte çalışacağınız kişileri ve ortaklarınızı seçerken dikkatli olun. Arkadaşlıklarınızı ve dostluklarınızı iyi kurun.
40.Çıkar uğruna, menfaat bekleyişi içinde, belli kolaylıklardan veya imkanlardan yararlanmak hesabıyla, uygunsuz kişi veya guruplarla ilişkiye girmeyin.
41.Kişisel çıkar uğruna, geçici kazanç için kimseyi satmayın.
42.Fikirlerinizden ve değer yargılarınızdan fedakarlık etmeyin. Etmeyin ki önce aileniz ve yanınızda çalışanlar, sonra iş yaptıklarınız ve çevreniz size güvensin.
43.Şeyh uçmaz. Onu müridleri uçurur. Başarıyı yakalamak, başarıyısürdürmek, başarıyı ileriye götürmek isteyenler ayaklarını yerden kesmemeye, uçmamaya özen gösterirler. Çünkü uçan hiçbir şey havada kalmaz.
44.Hırçın olmayın, hem kendinize hem de başkalarına huzur verin. Hırçınlıklarınızı yenmeye çalışın.
45.Dost olun, arkadaş olun. Dostunuz olsun, arkadaşınız olsun. İnsan sevdikçe ve sevildikçe mutlu olur.
46.Yaşamadan ölmeyin. Yaşayarak ölün. Ölümden söz etmek kötü birşey ama, ölüm mukadder son. Her faninin kaderinde var İnsan bu dünyaya bir defa geliyor.
47.İnsan ölürken yaptıklarına değil, yapamadıklarına pişman olurmuş. Son nefesinizde yapamadığınız şeyler için üzüntü duyun.
48.Eşini iyi seçemeyen, işini de iyi seçemez

17 Ocak 2013 Perşembe

LİDER DOĞULUR MU? LİDER OLUNUR MU?

LİDER DOĞULUR MU? LİDER OLUNUR MU? 

Liderlikten konuşulduğu bir çok ortamda en çok sorulan sorulardan biridir bu: “Lider doğulur mu? Lider olunur mu?” Bu konudaki genel görüşüm şu: Doğuştan gelen ve liderlik konusunda bizi güçlü yapan özelliklerimiz elbette vardır. Ancak yaşam içerisinde bilinçli ya da bilinçsiz öğrendiğimiz, öğrenebileceğimiz çok şey vardır. 

Geçtiğimiz hafta, Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği’nin düzenlediği “Eğitim ve Gelişim Zirvesinde” konuşulan konulardan birisi de “Liderlik Eğitimleri” idi. Ülkemizin çok önemli kurumlarının İK, Yetenek Yönetimi ve Eğitim yöneticileri bu konulardaki görüşlerini ve uygulamalarını katılımcılar ile paylaştılar. Bu paylaşımlarda gösteriyor ki kişiler “liderlik” konusunda eğitilebilir. 

Bu konuda değer verdiğim görüşlerden en önemlilerinden biri, Daniel Goleman, Richard Boyatzis, Annie McKee tarafından hazırlanan Yeni Liderler (Primal Leadership) kitabındaki “Ahenk Yaratan Lider” kavramıdır. 

Günümüzde iş hayatında insan faktörü çok önemli hale gelmiştir. Bu anlamda insan kaynakları, yetenek yönetimi, müşteri ve çalışan memnuniyeti, müşteri deneyimi gibi kavramlar ortaya atılmış ve çok önemsenir olmuştur. Çok genel anlamı ile bu belirttiğimiz konulardaki başarı, sürdürülebilirlik ve uyumluğu sağlayacak kişi öncelikle liderlerdir. Bana göre bunu başarabilmenin ve lider olarak kendini geliştirebilmenin birinci şartı ise Liderin Kendini Tanımasıdır. 
Liderlik konusunda en beğendiğim kitaplardan Warren Bennis’in “Bir Lider Olabilmek” isimli kitabında kendini tanımanın dört dersinden bahsedilir. 
* Kendinizin en iyi öğretmeni sizsiniz. 
* Sorumluluk alın. Başkalarını suçlamayın. 
* Öğrenmek istediğiniz her şeyi öğrenebilirsiniz. 
* Gerçek kavrayış kendi tecrübelerinizin bir yansımasıdır. 

Az önce bahsettiğim “Yeni Liderler” kitabında ise “Özbilinç, liderin duyguları, güçlü yanları ve sınırları ile değerleri ve dürtüleri hakkında derin bir anlayışa sahip olması demektir.” diyerek yeni liderlerin en önemli ve başta gelen özelliğinin kendini tanımak olduğunu vurgulamıştır. Kendini tanıyan lider; 
* Güçlü ve gelişime açık yanlarının farkındadır. 
* Yapıcı eleştiriyi kabullenebilir ve bunlardan gelişim fırsatları çıkartır. 
* Ne zaman yardım isteyeceğini bilir. 
* Kendini geliştirme ve hedefler koyma konusunda nelere odaklanacağını bilir. 

Ve liderlik söz konusu olduğunda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ten söz etmeden olur mu? (Saygıyla Atam) Hiç uzun lafa gerek yok bakalım neler olmuş? 
“Bir gün Mısır’da bağımsızlık davası için çalışan liderlerden biri, Mustafa Kemal’i görmeye gelmişti. Kendisine: 
-”Bizim hareketin de başına geçmek istemez misiniz?” diye sordu. 
Olabilecek şey değildi ama insan yoklamalarını pek seven Mustafa Kemal: 
-”Yarım milyonunuz bu uğurda ölür mü?” diye sordu. 
Adamcağız yüzüne bakakaldı. 
-”Fakat Paşa Hazretleri yarım milyonumuzun ölmesine ne lüzum var? Başımızda siz olacaksınız ya…” 
-”Benimle olmaz beyefendi hazretleri, yalnız benimle olmaz. Ne vakit halkınızın yarım milyonu ölmeye karar verirse, o zaman gelip beni ararsınız.” 
(Çankaya- Falih Rıfkı Atay) 

Atatürk bu görüşe bir adım daha katmış, lider kendini iyi tanısa bile başarı için önderlik ettiği kişileri de çok iyi tanımalı. 

Sözün özü; lider olunur ve/veya liderlik öğrenilir. Bu konuda öncelikle kişin kendini tanıması, devamında ise duygusal ve sosyal zeka konusunda kendini geliştirmesi gerekir. 

2013’de her şey dilediğiniz gibi olsun. 
Kendini çok iyi tanıyan liderler yetiştirmek ve böyle liderler ile çalışmak dileği ve umuduyla... 

Eray BECEREN 
ΔNΔHTΔR Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı 
Iş Geliştirme ve Eğitim Direktörü